Sanat eserlerinin artık bir yatırım aracına dönüştüğünü söyleyen Ankara’nın köklü sanat galerilerinden Galeri Soyut’un sahibi Mehmet Subaşı, bu alanda yapılacak yatırımların profesyonel destek alınmadan yürütülmemesi gerektiğini vurguladı. Subaşı ayrıca, sanat piyasasının zaman zaman manipüle edildiğini ve dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanat eserleri üzerinden kara para aklandığını belirtti.

Sanat üretiminin ticari beklentiden tamamen bağımsız olamayacağını dile getiren Subaşı, “Ticari bir beklenti olmadan sanat eseri üretilemez. Ama tuvalin başına sanatçı geçtiğinde doğrudan satış amacıyla o eseri üretmez. Eser tamamlandığında ise doğal olarak sanatçı onun satılmasını ya da eserlerinin önemli bir kısmının satılmasını ister. Bu gerçekleşmeli ki sanatçı hayatını devam ettirebilsin, galeri faaliyetini sürdürebilsin” dedi.

“MADDİ DEĞER ODAKLI DÜŞÜNÜLMEMELİ”

Sanat galerilerinin toplumsal gelişmenin önemli bir parçası olduğunu ifade eden Subaşı, bir sanat eserinin çoğu zaman dekoratif amaçla alınarak koleksiyonculuğa giden bir yolculuğun başlangıcı olduğunu söyledi. “Önemli olan o dünyaya bir adım atabilmek, o dünyaya girebilmek. Hayatında onun eksikliğini hissetmeye başlamak önemli” diyen Subaşı, sanat alımlarında sadece maddi değer odaklı düşünmenin, sanatın doğal akışını bozacağını ifade etti.

SANAT ESERİ DEĞERİNİ KORUR

Sanat eserinin temel tüketim ürünleriyle karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Subaşı, doğru seçimlerle sanatın enflasyona karşı bir güvence olabileceğini belirterek, şöyle konuştu:

“Ciddi hatalar yapılmadığı sürece zaten hiçbir sanat eseri zarar ettirmez. En kötü ihtimalle değerini korur. Çok az bir kısmı da değerinin biraz altında kalabilir. Bazıları ise inanılmaz rakamlara ulaşabilir. Çünkü dünyada da sanat eseri, bir yatırım unsuru olarak görülmeye başlandı artık. Bu Türkiye’de de fark edilmeye başlandı.”

Sanat piyasasında hata yapmanın doğal ama bunun da öğrenmenin bir parçası olduğunu dile getiren Subaşı, “Doğru yerlerle iletişim içinde olurlarsa yapacakları hata daha aza iner. Sıfır hata diye bir şey yok. Her alanda olduğu gibi burada da yatırım anlamında hatalar olabilir. Ama bunu çok büyük bir yanılgı olarak görmemek lazım” dedi.

BEĞENMEDİĞİNİZ ESERİ ALMAYIN

Sanat alıcılarına ilk olarak hoşlarına giden işleri tercih etmelerini öneren Subaşı, estetik zevkin zaman içinde gelişeceğini vurguladı. Subaşı, “Dünyanın en önemli sanatçısı da olsa eğer onu beğenmiyorsanız, o sanatsal eserle aynı mekanda bulunmaktan rahatsızlık duyuyorsanız onu almayın. Hoşunuza gidenleri alın. Zamanla zevkiniz gelişir, daha doğru kararlar verirsiniz.” diye konuştu.

ENFLASYON FİYATLARA ETKİ ETMEZ

Sanat eserlerinin fiyatlandırılmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Subaşı, fiyatların sadece sanatçının ya da galerinin belirlemesiyle anlam kazanmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Sanat eserinin fiyatlandırmasını sanatçı ya da galerici yapabilir ama bunun sağlam bir zemine oturması için koleksiyoncuların onu takip etmesi ve düzenli alımlar olması gerekir. Yoksa sanatçı bugün 5 lira der, yarın 100 lira yapar. Ama koleksiyoncu o fiyata hala alıyorsa, kimsenin itirazı olamaz.”

Sanat piyasasındaki fiyatların Türkiye’deki yüksek enflasyonla doğrudan ilişkili olmadığını belirten Subaşı, “Hayat pahalılığı sanatın maliyetleriyle ilişkilidir. Ama sanatçının eser fiyatı bu maliyetlerden bağımsız olarak piyasa etkisine göre belirlenir. Kimi sanatçının fiyatı artar, kimi yerinde sayar, kimi düşer” dedi.

SANAT GÜVENLİ LİMAN OLABİLİR

Subaşı, sanatın krizden beslendiğini belirterek belli ekonomik dönemlerinin sanat piyasasını farklı şekillerde etkileyebileceğini belirtti. Subaşı, “Ekonomik durgunluğun olduğu dönemlerde sanat piyasası yavaşlayabilir. Ama bazen de bu ortamdan beslenir ve ciddi satışlar gerçekleşir. Kriz dönemlerinde belli bir birikimi olan kişiler için sanat en güvenli liman haline gelir. Özellikle ortamın çok gri olduğu zamanlarda sanat piyasasında hareketlenme olur” diye konuştu.

MANİPÜLASYONA AÇIK BİR ALAN

Subaşı, sanat piyasasının zaman zaman spekülatif müdahalelere açık olduğuna işaret ederek dikkati çekici bir uyarıda bulundu:

“Zaman zaman bir sanatçının piyasası manipüle edilebiliyor. Alıcıların bunu çok dikkatli izlemesi lazım. Dünyada da zaman zaman para aklamanın bir yöntemidir sanat. Bizim ülkemizde de aklamanın bir yöntemi olduğuna dair duyumlar duyuyoruz.”

Sanat eserlerinin fiyatlarının büyük farklılıklar gösterebildiğini söyleyen Subaşı, bu durumun yasal çerçevede sorgulanmasının mümkün olmadığını dile getirerek, “Sanatçının fiyatı ne kadar? 100 lira. Öbür esere 500 lira diyebilir. Kimse bunu sorgulayamaz. Bu da yasal bir satışsa, kayıt dışı değilse, işte burada para aklama dediğimiz şeyler gündeme geliyor. Dünyada da buna benzer şeyler oldu geçmişte, belki hala oluyordur.” ifadelerini kullandı.

Subaşı, alıcıların bilgi birikimine güvendikleri, piyasası doğal akışında gelişen sanatçıları takip etmelerinin daha sağlıklı olacağını söyledi.

SANAT MEZUNLARININ ÇOĞU BU İŞİ YAPMIYOR

Türkiye’de sanat eğitimi veren kurumların sayısının hızla arttığına dikkati çeken Subaşı, bu durumun olumlu ve olumsuz yönlerini şöyle değerlendirdi:

“Şu anda net sayı bilmiyorum ama herhalde 100’ün üzerinde sanat eğitimi veren kurum var. Bu bir anlamda eğitim politikalarının yanlış yapılandırılmasının sonucu. Mezun olan gençlerin büyük kısmı bu işi yapmıyor. Ama olumlu yanı şu; Anadolu’nun birçok yerinden pırıl pırıl sanatçı gençler çıkmaya başladı.”

Anadolu’nun kültürel kodlarına işaret eden Subaşı, “Anadolu tarihsel süreçte uygarlıkların beşiği. Her yerde bir genetik, kültürel kod var. O koda dokunduğun anda bir yerlerden filizlenmeye başlıyor” dedi.

YAPAY ZEKA SANATI YOK ETMEZ

Yapay zekanın sanat üzerindeki etkilerine de değinen Subaşı, bu sürecin bir tehdit değil, dönüşüm olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Subaşı, “Sanat hiçbir zaman yok olmaz. Yapay zeka insanın yarattığı verilerle çalışır. Duygu boyutunu ne yapacağız? Yapay zeka duyguyu da işleyebilir ama özgür davranış biçimleri insana özgüdür. Bu yüzden sanatçı bu süreçten yararlanmalı ve kendini yeniden konumlandırmalı” değerlendirmesinde bulundu.

Röpotaj: HAŞİM KILIÇ/ANKARA

Yükleniyor...