Gülderen Depas 1954 yılında Bergama’da doğdu.
1979 yılında Ege Üniversitesi GSF, Mimarlık Bölümünden,
2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi GSF, Resim Bölümünden mezun oldu.
2015 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Resim Anasanat Dalında Yüksek Lisans programını tamamladı,
Halen çalışmalarını İzmir Narlıdere’deki atölyesinde sürdürmektedir.
Sanatçı ulusal ve uluslararası çalıştaylarda ve karma sergilerde bulunmuştur.
Mimar Nevzat Sayın, İKSV Leyla Gencer Arşivi, Tunç Soyer, İşbankası Sanat galerisi, İzmir Amerikan Kültür Derneği, Eskişehir Tepebaşı Modern Sanat Müzesi koleksiyonlarında işleri yer almaktadır.
Kişisel Sergiler:
2016 “Yenik Düşürülmüş Zaman”, Gama Art Galeri, İstanbul
2016 “Arzunun İtici Gücü II”, İş Sanat, İzmir
2015 “Arzunun İtici Gücü I”, İzmir Mimarlık Merkezi, İzmir
2015 “Tarihin k Hali”, The Marmara Pera, İstanbul
2014 “Kadın Olmadan Barış Asla”, Nazım Hikmet Kültür Merkezi NHKM, İstanbul
2013 “ Bir Yıkım Güzel Olabilir mi?” Gama Art Galeri, İstanbul
Seçilmiş Karma Sergiler:
2019 “Hiçliğin Varlığı”, Adnan Saygun Sanat Merkezi, İzmir
2018 “Anadolu’nun İşçi Hayatı ve Endüstrileşmesi” Solingen Müzesi, Almanya
2016 “Anadolu’nun İşçi Hayatı ve Endüstrileşmesi” Selb Müzesi, Almanya
2014 “Otoportre veya Yalnızlık” UPSD Sergi Salonu, İstanbul
2013 “13. Şefik Bursalı Yarışması Sergisi”, Resim Heykel Müzesi, Ankara
2012 Küçük Şeyler, Terakki Vakfı Sanat Galerisi, İstanbul
Küçük Şeyler, Galeri Soyut, Ankara
2011 Geçmişten Günümüze, 30. Günümüz Sanatçıları, Akbank Sanat, İst.
2010 29. Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi, Akbank Sanat, İstanbul
“10. Şefik Bursalı Yarışması Sergisi”, Cer Modern, Ankara
Sanatı Hakkında:
Sanatçının son üç yılına bakıldığında üretiminin ana konularının; yıkım, kaos, terör ve savaşın yanısıra, tarihte onu etkileyen mücadeleci, tutkulu iz bırakan sanatçı, politikacı ve bilim kadınları olduğu görülüyor.
“Kaos, Şiddet ve Mekan” serisindeki yağlıboya resimlerinde, dünyayı ele geçiren çılgınlık, bazen şiddet, bazen kaos bazen mekan olarak betimleniyor. İlk anda doğadan görüntüler olarak algılanabilen imgenin arkasında, evrensel felaketler olduğunu, ya da patlama ve duman görünüşlerinin pastel tonlamalarla yumuşatıldığını duyumsuyoruz. Tıpkı yaşamdaki karşıtlıklar gibi boyama tarzı da bazen muğlaklaşıyor, bazen de kat kat çoğalıp, yoğunlaşıyor. Gülderen Depas’ın ele aldığı konuları yüceltmeksizin yıkım, şiddet ve evrensel felaketleri resimlerinde tekrar tekrar işleyişi, insanlığın doğasında bitip tükenmeyen şiddeti ve bunun geride bıraktığı travma ve yıkımı anlatıyor gibi.
Sanatçı “Yenik Düşürülmüş Zaman” adlı 6. kişisel sergisinde çok farklı gibi görünen bu iki konuyu, soyut ve figüratifin birlikteliğinde yeni bir anlatımla led ışıklarla aydınlatıyor. Yağlıboya çalışılmış portrelerin dijital baskıları yine yağlıboya soyut yıkım resimleri ile üst üste geliyor ve bu katmanlaşmanın sonucunda ışıklar yakıldığında altta kalan yıkım ve kaos ön plana çıkıyor. Bu kaos; terörü, savaşı ve insanların doğaya verdiği zararın etkisiyle artan doğal felaketleri de kapsıyor. Kapitalizmin kar uğruna doğayı, huzuru ve yaşamı feda etmesidir söz konusu olan. Işıklar kapalı iken görünen sadece bir portredir. Olan bitenin, tahribatın kimse farkında değildir, ya da görmeyerek akıl sağlığını koruduğunu düşünmektedir, ta ki sıra ona gelene dek.
Sanatçı, yıkım estetiğini, insan-tahrip edilmiş doğa ikileminde ortaya koyarak, çoğu zaman görünmeyenin ardına bakıyor.
Yükleniyor...