1994 Mardin doğumlu olan sanatçı, 2022 Yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’ nda Yüksek Lisans eğitimini başarıyla tamamlamıştır. 

2022 Yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimini başarıyla tamamlamıştır. Sanatçı, çalışmalarının kavramsal çerçevesini oluşturan Büyülü Gerçeklik ile bağ kurarak bu dünyanın gerçeklik algısını hayal gücü ile birleştirip, betondan çıkan yaşamın altında yatan büyülü varoluşa odaklanır. Gerçek olan ‘betonu’ ve büyülü olan ‘doğayı’yan yana getiren sanatçı, gerçek ve düşü harmanlayarak kendi büyülü manzaralarını oluşturur. Bu manzaraları oluştururken tahrip edilen, moloz yığınları arasın da sıkışan doğanın var olma mücadelesini görünür kılar. ‘Gerçek dünyada doğaya beton hakimken, benim manzaralarımda doğanın kendisi egemendir’ diyen sanatçı genellikle fotoğraf, asamblaj, resim, ortam odaklı, enstalasyon, kolaj gibi farklı teknikleri kullanarak üretimlerini Eskişehir’ de devam etmektedir.

Sanat tarihi boyunca sanatçılar iki temel konuyu işlemişlerdir: Biri ölüm diğeri ise özgürlük.  Sanatçının çalışmaları bu iki kavramın sınırları ile ilgilidir.  Sanatçı, insanı ve yaşamı değerli kılan şeyin özgürlük olduğuna yürekten inanır. ‘’Bilinmesi gereken, özgürlük olmadan hiçbir şey yapamayacağımız, gelecek adaleti de, geçmiş güzelliği de kaybedeceğimiz. Ancak, özgürlük insanları yalnızlıktan kurtarabilir, kulluk bir yalnızlar kalabalığı içinde gezer.’’ demiştir Albert Camus. Ona göre özgürlük, bu dünyadaki kötülük ya da adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için bir başkaldırı ahlakı olarak tanımlanır. Sanat ile başkaldırmanın ortak noktası, yaşamak için yaratmak gerekliliğidir.

Özgürlük tanımından yola çıkarak yaptığı çalışmaları; ötekileştirilenlerin, özellikle de kadınların, belirli rolleri üstlenmek zorunda bırakılıp, bir birey olarak kabul görmek yerine toplumsal ve siyasi alanda sınırlandırıldığı gerçeğini kapsıyor. Bu bağlamda sanatçının amacı; toplumsal önyargılara bir eleştiri getirebilmek dileğiyle, kadının yeterince özgürleşememesini, kısıtlanmasını ve yalnızlaştırılarak toplumdaki yerini sorgulamasını sergilemektir. Özgürlük kavramına zıt ve paralel olarak resimlerinde baskın olan bir diğer duygu sıkışmışlık ve sınırlandırılmışlık duygusudur. Bireyin bu döngüden kurtulmayı isteyip istememesini veya cesaretinin olup olmamasını inceler. 

İlgili Sergiler

ya1812-307

BEHİYE ARAT

"İsimsiz" 25x25 cm - Tuval üzeri karışık teknik 2018

ya1812-306

BEHİYE ARAT

"İsimsiz" 25x25 cm - Tuval üzeri karışık teknik 2018

ya1812-305

BEHİYE ARAT

"İsimsiz" 25x25 cm - Tuval üzeri karışık teknik 2018

ya1812-304

BEHİYE ARAT

"İsimsiz" 25x25 cm - Tuval üzeri karışık teknik 2018

ya1812-303

BEHİYE ARAT

"İsimsiz" 25x25 cm - Tuval üzeri karışık teknik 2018

Haftanın Seçkisi

Yükleniyor...