5 Haziran 1980 tarihinde Tahran’da doğdum.
Sanat için tutkum 3 ila 4 yaşlarım arasında dayanır, o zamanlar renkli dünyamı basit
şekillerle ifade etme konusunda çok hevesliydim ve çocuklar arası sanat ödülü kazanmıştım.
5 yaşındayken sanat alanında ilk adımlarımı o sırada en genç üyesi olduğum Behzad Sanat
Akademisinde çalışarak attım. 18 yaşıma geldiğimde (1998) İran’ın Busher şehrinde o şehir
için bir ilk olan Sanat Akademimi açtım. 2004 yılına geldiğimizde Nosrat-ollah Moslemian
(Sanat Akademisine katılarak stilimi modern sanata çevirdim.
2005’de 6’ncı Ulusal Yetenek Yarışmalarında Grafik Tasarım alanında Uzman Jüri olarak
seçildim.
Bir sanatçının İran’da karşılaşabileceği malum zor koşullardan dolayı kariyerimi geliştirmek
ve hedeflerime erişmek için buranın doğru ortam olduğuna ikna olamadım. O vakitte SIMA
isimli bir TV Kanalına grafik tasarım ve animasyonlar yapıyordum. Ancak eğitimime ve sanat
hayatıma devam etmek için ülkemden ayrılmaya karar verdim ve ardından 29 yaşındayken
Malezya’ya gittim, 2009 ila 2013 arası kariyerimi orada devam ettirdim. Bu bana Asya
sanatını inceleme fırsatı Verdi ve MBA eğitimimi Bilgi Yönetimi ve Medya alanında yaptığım
Limkokwing Üniversitesinde eğitime başladım. O süre zarfında, pek çok iyi tanınan Malezyalı
sanatçı ile tanışma ve eserleri hakkında birinci elden fikir sahibi olma fırsatı edindim.
Malezya’da beş yıl geçirdikten sonra, kişisel gelişimimi bir sonraki aşamaya geçirmek istedim
ve zaten Avrupa sanatı hakkına daha çok şey öğrenmek de istiyordum. Bu da beni bir yıl için
Hırvatistan’a getirdi. Ama hala farklı kültürleri keşfetmek, başka sanatçılarla tanışmak ve de
eğitimime devam etmek istiyordum. Bu da beni 2014 yılında, sadece Osmanlı sanatını
çalışmakla kalmayacağım aynı zamanda Strateji Yönetimi üzerinde doktoramı vereceğim
Türkiye’ye getirdi. 2016 yılında büyük sanatçı Musa Güney ile tanışma fırsatım oldu ve
birlikte Galata Art isimli Sanat Stüdyosunu açtık.
Medya bize zihnimizi renkli sanrılara dolayan imajlarla sarmaktadır. Bu bir yandan bizi aynı
görsellik ile doyururken diğer yandan da görsel dünyaya karşı açlığımızı arttırmaktadır.
Nihayetinde bu bizi somut gerçekliğe değil ama ruhumuzun derinliğindeki büyüleyiciyi kısma
götürecektir. Benim koleksiyon düzensiz parlak renkleri ile bana ilham veren görsel
dünyamızın aynı büyüleyici kaosunu düzene sokmayı anlatır.